Kendinizi olay yerini araştıran bir dedektif gibi düşünün, gerçekleşmiş olayın nasıl, hangi koşullarda ve kim tarafından gerçekleştiğini öğrenmek için bir takım deliller aramaya başlarsınız. Bu delillerin arasında ayakkabı izleri, parmak izleri yada olayın gerçekleşmesi sırasında kullanılan araç izleri ve en önemlilerinden biri olay yeri fotoğraf çekimleri. tüm bu deliller ve fotoğraf çekimleri olayın aydınlatılması için ne kadar vazgeçilmez unsurlar ise, fosil kalıntıları da canlılığın ortaya çıkışı ve yaşam koşullarının tespiti için çok önemli kanıtlar sunar. Öyle veya böyle o çok önemli sorunun cevabı bulunur. Burada ne odu? İşte bu sorunun cevabını arayan kişilere paleontolog diyoruz.
Fosil Nedir?
Uzun bir zaman önce yaşamış canlıların günümüze kadar ulaşan bir takım kalıntılarına Fosil denir. Bu canlıların fosil kalıntıları incelendiğinde, fosillerin doğal koşullar altında korunduğu ve bu sayede günümüze kadar ulaştığını görürüz. Canlının yada o canlıya ait izlerin fosili tespit edilebilmektedir. Canlıya ait izlerin kalıntılarına iz fosil denilmektedir.
Ölen canlıların kalıntılarının bir takım özel koşulların gerçekleşmesi dolayısıyla korunması dolayısıyla yer kabuğunun bir parçası olmasına fosil oluşumu denmektedir. Fosilleşme, hayvanın veya bitkinin (canlının) üzerini çoğunlukla bir çamur katmanının örtmesi (ani ve hızlı bir şekilde gömülmesi) gerekir. Gömülme devamında genellikle kimyasal bir süreç gerçekleşir. Bu süreçte mineral değişimleri gerçekleşir, bu da fosil için koruma sağlamış olur.
Fosilleri inceleyen bilim dalına paleontoloji, fosil toplayıp bunlar üzerinde çalışma yapan kişilere de paleontollog denir.(1) Fosillerin boyutları, bir polen tanesi ya da dev bir dinazor kemiği boyutlarında olabilir.
Bir hayvan ya da bitkinin fosilleşmesi milyonlarca yıl devam edebilecek bir süreçte gerçekleşmektedir. Hayvan ya da bitkilerin sert kısımları bu uzun süreçte genellikle dayanıklılık gösterebildiği gözlemlenmiştir.
Bitki Fosillerinin Yapısı
Genellikle sert tohumlar ve tahta kısımlar fosilleşmiş olarak bulunur. Çiçek ve yaprakların kendileri korunması imkansızdır ancak karbon etkisi onların yapısındaki çok ince detayları fosiller üzerinde incelememize olanak tanır.
Hayvan Fosillerinin Yapısı
Toprak katmanlarında dişlere,kemiklere ve kabuklara, (deri, et ve kürk gibi) diğer kalıntılardan daha fazla rastlanmaktadır. Genellikle kemikler bulunur ancak Alaska, Siberya gibi yerlerde nadiren tüm mamut fosiline rastlanmıştır. Bu bölgelerdeki donmuş hayvanlar fosil olarak tümüyle milyonlarca yıl korunmuştur.
Kabuklu Deniz Canlıları
Milyonlarca yıl önce denizlerle kaplı olan bölgelerden su geri çekildiğinde kabuklu deniz canlıları çamur, kum ve balçığa gömülmüşlerdir. Bu şekilde fosil olarak milyonlarca yıl korunmuşlardır.
Amberler
Ağaç reçinesi içinde sıkışıp kalan hayvan fosilleri.
Amber Fosilleriyle ilgili bilgilendirici bir paylaşım, @FosilAvcs
Fosiller Nasıl Oluşuyor?
Tarih öncesi zamanda yaşayan canlıların çok az bir kısmı fosil olarak korunmuştur. Birçoğunun ölümü sırasındaki koşullar onların korunması için gerekli şartları oluşturmuyordu. Birçok fosil nehir, göl ve deniz yataklarının çöktüğü bölgelerdeki kayalarda bulunmaktadır. Bugün toplanan hayvan ve bitki fosillerinin çoğunluğu, aslında bu bölgelerin yakınlarında ölmüş ve bu nehir, göl ve deniz yataklarında saklı kalmışlardır. Bu çöken bölgeler onların üzerini örtmüş ve zamanla bazı katmanlar öylesine kalınlaşmıştır ki birçok fosil kalıntısı yok olmuştur. Çökeltiler zamanla iyice sıkışmış ve kayaya dönüşmüştür. Bu kayaların hareket edip, yer değiştirmesi sonucunda içindeki fosil kalıntıları ortaya çıkmıştır. Bu süreç birkaç yüz milyon sürmektedir. Günümüzde kayaların aşınması veya kazı yapılmasıyla bu fosiller ortaya çıkmakta ve toplanmaktadır.
Fosil Oluşumu İçin En İyi Koşullar
- Nemli çökeltilerde hayvanların ani gömülmesi. Bu ölü hayvan artıklarıyla beslenen canlıların faaliyetini engeller ve ani gömülen hayvanın korunmasını sağlar.
- Volkanik küllerdeki ani gömülme. Amerika’nın batısındaki pek çok dinozor kemiği volkanik kül içinde gömülü olarak bulunmuştur.
- Sabit ısı koşulları.
- Çok yoğun mineral içeren yeraltı suları.
Dünyanın Çeşitli Bölgelerindeki Fosil Yataklarından Örnekler
Messel Fosilleri
Almanya’da Frankfurt yakınlarındaki Messel petrol yatakları Orta Eosen dönemine ait (50 milyon yıllık) dünyaca tanınmış, sıradışı şekilde tam korunmuş, detaylı fosilleriyle tanınır. Messel’in anlamı koyu kahverengi-zeytin yeşili arası göl kiltaşı anlamındadır ve -% 5-20 oranında petrol içerir. Göl, yüksek yerel tektonik hareketlerin olduğu dönemde çökme olan bölgede oluşmuştur. Bu bölgeki tektonik hareketlerin Erken Eosen dönemde aktif olduğu düşünülmektedir. Yer hareketleri yeraltındaki gazların göle ve buradan da atmosfere sızmasına ve bu şekilde bölgedeki canlı organizmaların ölümüne yolaçmıştır. Benzer bir olay 1986 Ağustos’unda Orta Afrika Kamerun Dağlık bölgesinde yaşanmıştır. Nyos volkanik gölü karbondioksit açığa çıkarınca insanlar da dahil olmak üzere kilometrelerce mesafedeki canlıların ölümüne neden olmuştur. Messel petrol yataklarındaki yüksek orandaki siderit (demirli karbonat) buradaki derin sularda bir zamanlar yüksek konsantrasyonda karbondioksit bulunduğuna işaret etmektedir.
Bu bölgedeki fosillerde sadece iskelet ve sert kısımlar kalmamış aynı zamanda yumuşak dokular hatta mide içindeki maddeler de korunmuştur. Burada bulunan 50 milyon yıllık böceklerin metalik yeşil renkleri dahi korunmuştur. Bu bölgede bulunan bir at fosili de tam vücut olarak korunmuştur ve hatta midesinde yediği yiyecekler dahi görülmektedir.
Messel bölgesindeki iklimin günümüz Almanya ikliminden çok farklı olduğu bölgede bulunan tapir, karınca yiyen ve timsah fosillerinden anlaşılmaktadır. Ayrıca yine fosilleşmiş olarak bulunan Palmiye yaprakları ayrıca iklimin tropik iklim olduğuna işaret etmektedir. Messel Tabakalarının en alt katmanında kum ve çakıl taşı, ortada “petrol taşı” olarak bilinen ince tabakalardan oluşan killi tabaka yeralmaktadır ve en üstte de kum ve çakıl taşı bulunmaktadır. Bunlar o dönemde gerçekleşen çökme sırasında oluşan göl artıklarıdır. Suyla dolan gözenekler bu tabakada büyük bir hacim kaplamaktadır.
Zamanla, üst katmanların ağırlığının baskısıyla alt katmanlar iyice sıkışarak kayalaşmıştır. Günümüzde halen Messel kayalarının yüzde kırkı sudan oluşmaktadır. Katmanların iyi durumda olması eskiden burada derin bir göl olduğunu göstermektedir. Normal şartlarda, fosiller katmanların ikiye ayrılmasıyla ortaya çıkarlar. Buradaki kayalar yüksek orandaki su içeriği nedeniyle çok kırılgandırlar ve çıkarma işlemi sırasında örnekleri nemli tutmak için özel dikkat gereklidir.
Bu kırılganlık nedeniyle bu fosilleri çıkarmanın en iyi yolu transfer yöntemidir. İğne ve kazıma aletleri kullanılarak fosilin yarısı tabakadan kurtarılır. Fosilin etrafına kilden bir çerçeve oluşturulur. Bu daha sonra hafif hava püskürtülerek kurutulur. İnce bir tabaka reçine uygulanır ve kurutulur. Daha sonra ince bir tabaka reçine daha eklenir. Böylece fosilin yüzeyi renksiz bir sabitleyici ile kaplanmıştır. Sonunda fosil reçine desteğiyle kalıptan çıkarılır.
Messel’de bugüne kadar 10.000 balık fosili bulunmuştur. Bu şimdiye kadar bölgede bulunan kuş ve sürüngen fosillerinin 100 katı kadardır. Bu bölgede yılan, timsah, kaplumbağa, kurbağa, kertenkele ve semender fosilleri bulunmuştur. Bu örnekler tam ve bozulmamıştır. Bunun nedeni de çok derinde hiçbir bozulmaya uğramamış olmalarıdır.
Böcekler ve Örümcekler
Böceklerin üst derilerinin rengi organik pigmentler yerine çoğunlukla yansıyan ışıkla ortaya çıktığı için fosiller hala hayret vericek şekilde renk ve desenlerini korumaktadırlar. Uçan böcekler çok fazla miktardadır ve yarasalar ve kuşlar gibi nehrin üstündeki atmosferde zehirlenmişlerdir. Suda yaşayan böcekler çok fazla miktarda bulunmazlar. Bugün bulunanların ise nehirler yoluyla taşındıkları düşünülmektedir. Deri kalıntıları bazı böceklerin sindirim kanallarında bulunmuştur. Güve kanatlarındaki pullar da korunmuştur. Burada tropik iklim görüldüğü için varolan böcek türlerinin sayısının binlerce olduğu tahmin edilmektedir. Örümcek ve kabuklulara nadir rastlanmaktadır.
Memeliler
SIRTLAN KAFATASI by 3D Fossils on Sketchfab
Memeliler bu faunanın yüzde yirmisini oluşturmaktadır. Geri kalanı böcek ve balıklardır. Memeli fosilleri arasında at, primat ve kemirgenler vardır. Burada bulunan at fosilinin midesinde yaprak ve meyveler bulunmuştur. Buradaki yarasa ve kuşların alçaktan uçan cinsler olduğu düşünülmekte ve gölün üzerindeki böcekleri avlarken öldükleri düşünülmektedir. Yüksekten uçan yarasalar da vardır ancak çok fazla miktarda değildirler.
Kuşlar
Kuşlar gölün üzerinde uçarken suya düşmüşlerdir. Çok iyi derecede korunmuşlardır. Tüylerdeki her bir barbül, bakteriler tarafından fosil üzerinde tek tek ortaya çıkarılmıştır. Kuşların deri tabakaları korunmuştur. Bakterilerin kendi metabolik işlemleri sonucunda ortaya çıkan ürünler, fosil üzerinde düzgün kil parçacıkları oluşturarak yüzeyi birbirine yapıştırmış ve fosilin yumuşak doku morfolojisini korumuştur. Benzer korunma şekli Brezilya’nın Santana ve Crato tabakalarında da gerçekleşmiştir. Buradaki balık fosillerinin de kas lifleri çok iyi şekilde korunmuştur.
Fosil Kayıtları
UÇAN BALIK
by 3D Fossils
on Sketchfab
Fosil Kayıtlarının gösterdiği Gerçek: Yaratılış
Yeryüzünün binlerce asırlık katmanlarında araştırma yapan paleontologlar, çok önemli fosillerle karşılaştılar. Milyonlarca yıllık fosil katmanları üzerindeki bu canlılar, günümüz örümcekleri, sinekleri, kurbağaları, kaplumbağaları ve balıklarıydı. Evrime göre, milyonlarca yıllık zaman dilimi içinde değişim göstermesi gereken bu canlılar, canlılık tarihinin en eski dönemlerinde, en kompleks halleri ile yaşamışlar ve hiçbir değişim göstermeden günümüze kadar gelmişlerdi. Yani bu canlılar, evrimleşmemişti. Fosil kayıtlarında, evrimcilere göre olmaması gereken bir durağanlık vardı. (5) Bkz: Büyülü İfade: Doğal Seleksyon Yoluyla Evrim
Darwin, milyonlarca yıl boyunca aynı kalan bu canlıların, teorisi için ne kadar büyük bir problem olduğunu görüyor, bunu sık sık dile getiriyordu. Bu özel fosillerin Darwin tarafından isimleri de konulmuştu:
Yaşayan Fosiller
Evrimci paleontolog Peter Douglas Ward, Darwin’in bu sorununu, şu şekilde vurgulamıştır:
“Yine de, Darwin’in en temel inancı, çoğu organizmanın zamanla değişmiş olduğuydu. Ama acaba bunlar aynı seviyede mi değişmişlerdi, yoksa değişimin oranı farklı mıydı? Darwin, değişim oranının farklı olduğundan emindi, çünkü daha önce gördüğü, üstelik bazıları oldukça eski katmanlardan çıkan fosillerin çok benzeri olan oldukça fazla sayıda canlı gösterebilirdi. Darwin, bu problemle birkaç defa karşılaştı. Türlerin Kökeni’nde yaptığı açıklama ile tatmin olmuş gözükse de, sürekli olarak “yaşayan fosiller” konusunu okuyucunun dikkatine sunması, onun bu olgu konusunda tam anlamıyla rahat olmadığını gösteriyordu. Örneğin, konuyla ilgili olarak şunları yazmıştı: “Bazı durumlarda … aşağı derecede organize olmuş formlar, günümüze kadar korunmuş gibi gözükmektedir. Bunlar, daha az ciddi rekabetlere maruz kaldıkları ve yetersiz sayılarının uygun şekilde değişim ihtimalini yavaşlattığı, sınırlı veya özel bölgelerde yaşamışlardı Bu açıklamaya rağmen yine de, ismini Darwin’in kendisinin koyduğu ‘yaşayan fosiller’in varlığı, onun kafasını karıştırmaya devam etti ve onu eleştiren çok sayıda kişinin, ona karşı kullanabilecekleri bir koz haline geldi.”(6)
Peter Douglas Ward, On Methuselah’s Trail, W. H. Freedman and Company, 1992, s. 10
Biyoloji, fizik, kimya, matematik, paleontoloji tüm bunlar bilimdir ama “tesadüfen oldu” diyen “evrim teorisi” bilim değildir. ???
Kaynaklar:
- Yaratılış Atlası – 1. Cilt
- http://darwinizm.org/html/fosil_nedir.html
- http://yaratilismuzesi.com/
- https://www.wikizero.com/tr/Fosil
- Yaratılış Atlası – 2. Cilt
- Peter Douglas Ward, On Methuselah’s Trail, W. H. Freedman and Company, 1992, s. 10
İlk Yorum Sizden Gelsin