"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sonbaharda Bazı Bitkiler Neden Yaprak Dökerler?

Okuma Süresi: 5 dakika

Yapraklar Nasıl Renklenir

Yaz aylarında yaprakların yeşil rengine alıştığımız için sonbaharda meydana gelen renk değişimi çok dikkat çekici bir hal alır. Bu değişim harika doğa manzarası olarak karşımıza çıkar. Yaz boyu yemyeşil olan doğa çok kısa bir sürede sarı/kırmızı/kahverengi tonlara bürünmüştür. Peki ama bu renk değişimi ve yaprakların dökülmesi nasıl gerçekleşir?

Bitkilerin Renkleri Nasıl Oluşur?

Kırmızı, mor yada yeşil tüm renkler yaprakların bünyesindeki pigmentler sayesinde oluşur. Bu pigmentlerin arasında en çok bilinen yeşil renkli pigmenti oluşturan ve fotosentezin mümkün olmasını sağlayan klorofildir.

Ilıman iklimlerdeki bitkilerde sonbahar sırasında önemli bir değişim başlar bu değişim yaprakların renk değiştirmesidir. Bu değişimde başrol oynayan ve yaprakların sarı, turuncu, kırmızı sonrasında da kahve rengine büründüren “karoten” pigmentidir. “Karoten” ile birlikte bu renk değişiminde “antosiyanin” pigmentide görev alır. Klorofil, Karoten ve antosiyanin çiçekler dahil, yapraklara renklerini veren maddelerdir.

yaprak dökümü, yaprak sapı, koruyucu tabakadaki mantar hücreleri
Yaprak, sap ile dal arasında gerçekleşen son derece karmaşık olaylar sonucu dökülme sürecine girer. Konuyu yüzeysel bilgiyle değerlendirenlere göre yaprak dökülmesi oldukça sıradan bir olay gibi  geliyor olabilir. Son bahar aylarında bu harika plan kusursuz bir şekilde ilk yaratıldıkları andan beri, milyonlarca yıldır gerçekleşiyor olması ise ayrı bir mucizedir. Ağaçların her yaprağında, yukarıda bahsettiğimiz süreç gereği, bir dizi kompleks kimyasal işlem gerçekleşir. genel anlamda bu yaprak dökme işlemi sayesinde ağacın besininin boşa gitme engellenir, ağacın mikrop kapması da önlenmiş olur.
1- yaprak sapı ile dal arasındaki boşlukta bulunan tomurcuk
2- yaprak sapı
3- ayrılma tabakası
4- koruyucu tabakadaki mantar hücreleri

Yeşil bitki yapraklarında yer alan klorofilin yeşilliği yapraklarda bulunan karotenlerin sarı ve turuncu renklerini tamamen gölgeler, bu yaprağın tamamen yeşil görünmesine sebep olur. Sonbahar geldiğinde yaprak döken bitkiler şaşırtıcı bir iş yapar ve döküleceğini bilircesine yaprakların içeriğindeki yararlı malzemeleri geri almaya başlarlar. Bu işlem klorofili bozulmasıyla neticelenir, sonrasında ise daha önce belirgin olmayan sarı ve turuncu pigmentler belirginleşmeye başlarlar. (1)

(kaynak: wikipedia)

Yaprakların Sararmasında Pigmentlerin Rolü

Daha önce yukarıda bahsettiğimiz antosiyanin pigmenti yaprağın ömrü dolduğunda çoğalmaya başlar, bu işlem yeşil yaprağı, kırmızı ve mor renklere bürünmesini sağlar. Antosiyanin, bitkilerde kırmızı, mavi ve mor arasındaki renkleri oluşturulmasını sağlayan maddedir. Isı düştüğünde bitkilerin büyük bölümü bünyelerindeki antosiyanin seviyesini arttırmaya eğilimlidirler. Son bahardaki bazı bitkilerdeki kırmızı rengin artmasının sebebi budur. Bu pigment sayesinde bitkiler sarıdan turuncuya ve turuncudan da kırmızıya doğru renk değiştirirler. Sonbahardaki renk değişimi hava koşulları dışında bitki türüne göre de farklılık gösterir. Sonbahar manzarası olarak adlandırdığımız güzelliklerin arkasında yatan bilimsel süreç böyle işler.

Bununla birlikte yüz yıldır bitkiler üzerinde bu konu araştırılmasına rağmen son on yılda ortaya çıkan sonuçlar mora yakın kırmızı rengi üreten antosiyanin pigmentini üretmek kloroplastları güneşin zararlı ışınlarından korumaya yarar ve serbest radikalleri uzaklaştırır. Ancak bitkinin gerçek anlamda çok yüzsek oranda enerji gerektiren bu antosiyanin üretimini neden yaptıkları hakkında henüz yeterli bilgimiz bulunmuyor. (2)

Yaprakların Dökülmesinin Arkasında Yatan Bilinç

Sonbahar manzarasına şahit olan bir kişi belki ilk bakışta yaprakların boşuna dökülüyor olduğunu düşünüyor olabilir. Çünkü bu süreç her yıl tekrar eder, ilkbahar geldiğinde yapraklar yeniden çıkmakta, sonbaharda ise tekrar dökülmektedir. Tabiki doğada gerçekleşen bu süreç hiçte boşuna değildir ve ekolojik bir öneme sahiptir. Bu plan boşuna yapılmış değildir. Doğada ki tüm detaylarda olduğu gibi yaprakların dökülmesinde de “üstün bir Aklın”, kainatın “yüce Mimarının” yaratılış harikası bir planı işlemektedir. Bu plan milyonlarca yıldır, bitkiler ilk yaratıldıkları andan beri kusursuz bir şekilde işlemektedir.

Dökülen yapraklar toprağın “humus” tabakası oluşturur ve bu tabakada besin dolu bir ortam meydana gelir. Bu besin doğada bir çok canlı için hayati öneme sahiptir. Toprak seviyesinde yaşayan bir çok canlıda saklanmak için bu yaprakları kullanırlar.

Dünyada her yıl 300 milyon ton klorofil toprağa, ömürleri kısa olan deniz yosunları aracılığıyla ise 900 milyon ton klorofil denize karışır. bu kaybın arkasında çok önemli bir denge bulunmaktadır. Eğer bu bozulma miktarı daha az olsaydı, doğadaki klorofil miktarı artacak, güneş ışığının soğurulması artacağından canlı hücrelerin daha az güneş ışığına maruz kalmasına sebep olacak buda yaşam için olumsuz neticeler ortaya çıkaracaktı. Bu olumsuz neticelerden en önemlisi ise canlı hücrelerin daha az fotosentez yapmaları dolayısıyla dünyadaki yaşam olumsuz etkilenmesi olacaktır.

Yaprak dökülmeden önce çok önemli bir geri alma işlemi gerçekleşir, bu işlem, protein ve karbonhidrat gibi kullanılabilir maddeler bitkinin gövdesine depolanmasıdır. Böylece önemli maddeler dökülecek olan yaprak ile boş yere harcamamış olacak ve sonraki dönemde çıkacak yapraklar için gerekli malzemenin önemli bir bölümü depolanmış olur. Bu depolama işlemi veya bitkinin ihtiyaç duyduğu maddeleri gövdesinde toplaması pek bilinmemesine karşın yeryüzünde hayatın devamı için ekolojik bir zorunluluktur.

Yapraklardaki yaşlanma, yaprak ayası hücrelerinde etilen gazının üretimiyle başlar. Yaprak bünyesinde üretilen etilen gazı bir süre sonra tüm yaprağa yayılır, yaprak sapına geldiğinde ise burada bulunan hücreler şişerler ve bu bölgede bir gerilim meydana gelir. Yaprak sapıyla gövde arasındaki hücre miktarı bir miktar artar, bu hücreler özel enzimler üretmeye başlarlar. Öncelikle selüloz enzimleri devreye girer ve bu noktada var olan selülozdan oluşan çeperi bozar. Ardından pektinaz enzimleri bitki hücreleri arasındaki pektin tabakasının bağını parçalar. Bu gerginlik sürekli artar, sonunda yaprak bu gerginliğe dayanamayacak duruma geldiğinde yaprak sapı dış bölümden içe doğru yarılır. (3)

Yaprak Nasıl Dökülür

Yukarıda anlatılan sürecin sonucu olarak yaprağın taban kısmında bir ayrılma bölgesi meydana gelir. yaprak düşmeden önce var olan bu tabaka ki “parankima” dokusu değişim geçirir. Çeperleri gittikçe yumuşayan bu doku hücrelerinin çeperleri ortamdaki dokunun jelimsi kıvama dönüşmesini sağlar. Bu süreçte hücreler birbirlerinden ayrılmaya başlar. Bu aşamada yaprak sadece sıvı geçişine izin veren bir tüp benzeri bir yapıyla gövdeye bağlı durumda kalır. Yarık genişleme devam ettikçe ortamda hızla bir takım değişikliler gerçekleşir. Hücreler mantar özü üretirler, bu öz madde selüloz çeperde yer edinerek bu alanın sertleşmesi ve güçlenmesi sağlar. bu bölgedeki hücreler ölürler ve geriye büyük boşluklar kalır. Hafif bir rüzgar yaprağın kopmasını sağlar. tamda bu esnada mantar hücreleri koruyucu bir tabaka oluşturur ve açılan yarayı kaplarlar.

Yukarıda adım adım tarif edilen süreç, yaprak döken tüm ağaçlarda ve dolayısıyla tüm yapraklarda tam da olması gerektiği zamanda olması gerektiği kadar belli bir oranda gerçekleşir. Bizde arkamıza yaslanıp bu eşsiz manzaranın keyfini çıkarırız.

Verilen Hediye İçin Teşekkür Etmek

Şu noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Sonbaharda yaprakların dökülmesi sırasında gerçekleşenleri öğrenen, samimi ve vicdanlı her birey, her aşamasında adeta bir planın işlediği bu süreci tesadüflerin var ettiğini iddia edemez. Samimiyet bize yukarıda anlatılan tüm detayların, olması gerektiği yerde ve olması gerektiği zaman var olmasını şuursuz atomlarla değil, üstün bir Aklın yaratmasıyla yani kainatın “yüce Mimarı” olan Allah’ın eşsiz sanatıyla var olduğunu bize söyler. Bizler bu bilgiler sonucunda, doğayı ve içinde barındırdığı dengeleri var eden Yaratıcımıza yani Allah’ a olan sevgimizin bir karşılığı olarak teşekkür ederiz yani “şükrederiz”. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Sevgiyle kalın.


Biyoloji, fizik, kimya, matematik, paleontoloji tüm bunlar bilimdir ama “tesadüfen oldu” diyen “evrim teorisi” bilim değildir.

KesinBilgi.net – ???


Kaynaklar:

  1. Yeşil Mucize: Fotosentez
  2. Lee, David; Gould, Kevin (2002). “Why Leaves Turn Red”. American Scientist90 (6): 524–531
  3. Wikipedia – Yaprak
User Review
5 (1 vote)

2 Yorum

  1. ennur
    ennur 21 Nisan 2018

    Allah Azze ve celle sanuhununun bıze göremediğimiz aklı verip hıssettırıp dusundurup anlattırıp Onu anarak yazdıran ihlâs dolu yararlı bılgılerınız için bende Allah için teşekkür ederim açıklayıcı ve tefekkurlu bur yazı olmuş ve Bediüzzaman hz der ki bir saatlik tefekkür bir yıllık ibadete bedel tefekkür edenlerımızın çok olması duası ılen selam sevgiler

    • Kesin Bilgi
      Kesin Bilgi 7 Mayıs 2018

      Güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederiz. 🙂
      Yaratılış gerçeğine dikkat çeken bilimsel içerikli paylaşımlarımız devam edecek, takipte kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.