"Enter"a basıp içeriğe geçin

D Vitamini Nasıl Üretilir

Okuma Süresi: 5 dakika

D Vitamini Nedir?

D vitamini, gıdalar yoluyla alınan kalsiyumun vücut tarafından emilmesini sağlar.

Kas zayıflığına karşı bizi korur, kalp atışımızın düzenlenmesinde etkili bir vitamindir, bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirir, tiroit fonksiyonları için önemlidir ve kan pıhtılaşması için gerekli bir vitamindir. Ayrıca D vitamini kalsiyum emilimini artırır ve kemiklerde kalsiyum birikimine yardımcı olur. D vitamini kalsiyum emilimini arttırdığı gibi kalsiyumun aktif taşınmasını da hızlandırır. Bağırsak dokularındaki epitel hücrelerinde kalsiyum emilimine yardım eden, kalsiyum-bağlayıcı proteinlerin oluşumunu artırır.

Fosfat ve kalsiyum elementleri kemik sağlığı için hayati önem taşıyan minerallerdir.

Bilinen en önemli D Vitamin Kaynakları

Karaciğer, balık, balık yağı, yumurta, tereyağı, peynir, mantar, süt.

Günlük D Vitamini İhtiyacı

0-30 yaş arası için 200 IU, 31-50 yaş arası için 300 IU, 51-70 yaş arası için 400 IU ve 71 yaş ve üzeri için 600 IU (1)

D Vitamini Azlığı

Az miktarda kalsiyum ve fosfor alınmasına bağlı olarak kemiklerde yumuşamaya ve kemik ve diş yapısında bozulmalara neden olur.

D Vitamini Fazlası

Bulantı ve kusma yapar. Böbreklere zarar verir.

D Vitamini Üretmek İçin Neye İhtiyaç Var?

Vücuda besinler yoluyla Provitamin – D şeklinde alınır. D vitamini vücuttaki kemiklerin oluşumu ve beslenmesi için zorunludur. Bu nedenle uzun süre Güneş ışığından uzak kalan kimselerde D vitamini eksikliği ve buna bağlı kemik hastalıkları baş gösterir. Bedenimizde D vitamini üretebiliyoruz ancak bunun için Güneş ışığına ihtiyacımız bulunuyor.

Güneş Işığındaki Hassas Denge

Güneş’in yaydığı ışığın içinde oranı en düşük olan üçüncü grup ışınlar, “yakın morötesi” ışınlarıdır. Morötesi ışınlar, temelde yüksek enerji taşıyan, dolayısıyla yaşam için zararlı ışınlardır. Ancak Güneş’in yaydığı morötesi ışınlar, morötesinin en “zararsız” kısmında, yani görülebilir ışığın hemen yanı başında yer alan ışınlardır. Bu ışınlar ise, mutasyon ve kanser gibi zararlı etkilerine rağmen, çok önemli bir ayrıntı nedeniyle yaşam için gereklidirler. Bu daracık aralık içindeki morötesi ışınlar, insanda ve diğer omurgalılarda, D vitamininin sentezi için gereklidirler. Vücudumuza besinler yoluyla alınan provitamin-D güneş ışınlarının etkisiyle deride D vitaminine dönüşür.

Çocukların güneşin dik gelmediği saatlerde açık havada gezdirilmesi durumunda, deri altındaki ön madde D vitaminine dönüşür.

Kısacası Güneş’in yaydığı ışınların tümü, insan yaşamı için gerekli ışınlardır. Güneş ışınları, elektromanyetik yelpazenin içinde yer alan 10^25 farklı dalga boyundan sadece tek bir aralık içine sıkıştırılmıştır ve bunlar da (adeta mucize gibi) tam bizim ısınmamızı, görmemizi ve diğer vücut fonksiyonlarını gerçekleştirmemizi sağlayan ışınlardır.

Yaşam için gerekli koşulları şöyle bir genelleme yaparak sayacak olursak, yer çekimi, suyun akışkanlığı, atmosferin karışımı (özellikle solunuma uygun içeriğe sahip olması bakımından), dünyanın sahip olduğu manyetik alan kuşağı (van allen kuşağı), dünyanın karbon bazlı yaşam için en uygun doğa koşullara sahip olması, dünyanın yörüngesi, dünyanın kendi çevresinde dönme hızı, albedo etkisi (yeryüzü tarafından emilmeden geri yansıyan güneş ışığı) gibi çok fazla dengenin aynı anda aynı yerde olması durumu aslında tam bir harikadır.

Yukarıda genelleme yaparak sıraladığımız gibi yüzlerce koşullar gerçekleşmiş olsa da şu detay var olmasaydı yine yaşam meydana gelemeyecekti, dünya 10^25’lik yelpazenin herhangi başka bir aralığındaki ışınlara maruz kalsaydı yaşam yine olamazdı. Yaşamın devam edebilmesi için gerekli binlerce koşuldan sadece biri olan, güneşten dünyaya ulaşan ışığın 10^25’te bir ihtimallik bu koşulun da sağlanmış olmasının tesadüf mantığıyla açıklanması elbette mümkün değildir.

Sadece güneş ışığının dalga boyu için yaptığımız 10^25 ‘te bir benzetimini birazcık daha açalım. Evrende var olan dalga boylarıyla güneş’in ışığını kıyasladığımızda, üst üste dizili 10^25 tane iskambil kağıdından doğru olan tek kartın seçili olması gibi sadece güneş ışığının yaydığı dalga boyundaki ışınımlar yaşam için gerekli olanlardır.

Güneş Işığındaki Mükemmel Oran

Bu son derece önemlidir: Güneş ışığı daracık bir dalga boyu aralığına sıkıştırılmıştır, çünkü Dünya üzerindeki yaşamı destekleyecek olan ışınlar, sadece bu ışınlardır.

İngiliz fizikçi Ian Campbell, Energy and the Atmosphere (Enerji ve Atmosfer) adlı kitabında bu konuya değinmekte ve şöyle demektedir:

Güneş’ten yayılan ışınların, Dünya üzerindeki yaşamı desteklemek için gereken çok dar aralığa sıkıştırılmış olması gerçekten çok olağanüstü bir durumdur“(2)

Campbell’e göre bu durum,

“inanılmaz derecede şaşırtıcıdır” (2)

Güneş Işığı Aynı Zamanda Bizi Besliyor

Güneş ışığının bir başka özelliğini daha vardır: Bu ışınlar, D vitamini üretilmesinin dışında aynı zamanda bizi beslemektedirler de! Bitkiler hiçbir laboratuvarda halen yapılamayan bir işlemi yüz milyonlarca yıldır, ilk yaratıldıkları andan beri kusursuz bir şekilde gerçekleştirirler. Güneş ışığını kullanarak “fotosentez” yapar ve besin üretirler. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli detay ise, bitkilere ulaşan güneş ışığının fotosentez yapmaya uygun olmasıdır. (bkz Güneşin Yapısı)

Fotosentez olmasa, bitkiler olmaz, bitkiler olmadığında ise hayvanlar ve biz insanlar da var olamayız. Üzerine bastığınız çimlerin, ağaçların ya da salata malzemesi yaptığınız bitkilerin derinliklerinde gerçekleşen -ve henüz hiçbir laboratuvarda taklit edilemeyen- bu kimyasal reaksiyon, yaşamın temel şartlarından biridir.
Konunun dikkat çekici yanı ise, fotosentezin son derece planlı ve kompleks bir işlem oluşudur. Dikkat ederseniz, bitkilerin gerçekleştirdikleri fotosentez ile, hayvanların ve insanların enerji tüketimleri arasında tam bir denge vardır. Bitkiler bize glukoz ve oksijen verirler. (bkz: Fotosentez nasıl bulundu?) Biz ise hücrelerimizde glikozu oksijenle birleştirip “yakar”, böylelikle bitkilerin glikoza eklemiş oldukları Güneş enerjisini açığa çıkarıp kullanırız. Yaptığımız şey, aslında fotosentezi tersine çevirmektir. Bunun sonucunda atık madde olarak karbondioksit çıkarır ve bunu ciğerlerimizle atmosfere veririz. Ama bu karbondioksit bitkiler tarafından yeniden fotosentez için kullanılır. Bu mükemmel çevirim böylelikle sürer gider. (3)

Sonuç

Bizler dışımızda meydana gelen bir çok olaydan habersiz bir şekilde yaşamımızı devam ediyoruz. Ancak tüm bu detayları araştırmak, okumak, öğrenmek bizi bizden daha iyi bilen bir Yaratıcının bize olan sevgi ve korumasının güzelliğini anlamak ve görmek adına çok güzel bir faaliyet olacaktır. Sadece güneşten gezegenimize gelen ışığın dalga boyunun çok dar aralıkta var edilmiş olması bile, kainatın yüce Mimarı olan Allah’ ın yaratma sanatının ihtişamını görebilmemize vesile olacak çok güzel bir bilimsel tespit olduğunu düşünüyoruz.

Gerçekten bundan ‘içi titreyerek korkacak’ kimse için elbette bir ibret (ders) vardır. Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Allah) Onu bina etti.

Naziat, 26-27


Biyoloji, fizik, kimya, matematik, paleontoloji tüm bunlar bilimdir ama “tesadüfen oldu” diyen “evrim teorisi” bilim değildir.

KesinBilgi.net – ???


 

Kaynak:

  1. https://tr.wikipedia.org/wiki/D_vitamini
  2. Ian M. Campbell, Energy and the Atmosphere, London: Wiley, 1977, s. 1-2
  3. Işığın Kusursuz Yapısı
User Review
4 (3 votes)

İlk Yorum Sizden Gelsin

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak.