"Enter"a basıp içeriğe geçin

Evrim Teorisine Getirilen Eleştiriler

Okuma Süresi: 9 dakika

Yaşamın kökenini açıklamak isteyen bazı kişilerin sıklıkla başvurduğu bir baş ucu kaynağı vardır. Bu baş ucu kaynağına göre tesadüfen olabilecek bir takım olayların, matematiksel ihtimal hesaplarına göre olabilme ihtimali olduğu için tesadüfen değil “olmak zorundaydı” yada “kaçınılmazdı” yada “şartlar bunu gerektirdi” gibi sözde bilimsel savunmalar getirirler. Ancak kendileri bu matematiksel ihtimal hesaplarından nedense sıklıkla bahsetmekten kaçınıyorlar. İşte bu yazımızda hem evrim teorisine getirilen eleştirilerin bir kısmını paylaşmak hemde gözlerden kaçırılmak istenen tesadüf (yada ihtimal) hesapları arkasına gizlenen yalanları ifşa etmek böylece bilim maskesi altında sunulan sahtekarlığı takipçilerimizle paylaşmak istiyoruz.

Bir proteinin var olabilmesi için mutlaka ortamda başka proteinlerinde olması gerekiyor. Bu zorunluluk aslında “Protein açmazı” olarak ta bilinir. Konuyu kısa bir özet bilgi ile detaylandıralım:

  • Proteinlerin yapı taşı olan “Amino Asitlerin” uygun dizilme ihtimali: 10 üzeri 650′ de bir ihtimal
  • İlgili amino asitlerin “sol-elli” olma ihtimali: 10 üzeri 150′ de bir ihtimal
  • Amino asitlerin bir birleri arasında “peptid bağı” ile bağlanmaları ihtimali: 10 üzeri 150′ de bir ihtimal

Toplam ihtimal: 10 üzeri 950′ de bir ihtimal. 1 sayısının yanına 9 sıfır konulduğunda oluşan rakam bir milyardır. Buradan yola çıkarak 10 üzeri 950 sayısının, 10′ un yanına 950 tane sıfır konulması sonucu oluşacağı düşünüldüğünde, sayının büyüklüğü daha iyi anlaşılacaktır. Evrende var olan tüm atomların etrafında dönen elektronların sayısı 10 üzeri 75 ‘tir.

Yetişkin bir insanın vücudunda yaklaşık 100 trilyon hücre, günün her saatinde yaklaşık 150.000.000.000.000.000.000 (150 kentilyon) adet amino asidi kusursuzca organize ederek, protein zincirleri oluşturur. Bu her gün, her dakika, her saniye gerçekleşir. Prof. Gerald L. Schroeder hücre içindeki bu ortamı şöyle tarif etmektedir:

Hücrelerimiz, hareketliliğin hiç azalmadığı birer şaheserdir. Yedi gün, yirmi dört saat, her saniye üretilen iki bin protein, ihtiyaç duyulan noktalara tam da gerektiği gibi dağılmaktadır. Burada gece uykusuna çekilmek diye bir şey yoktur.
Gerald L. Schroeder, Tanrı’nın Saklı Yüzü, çev. Ahmet Ergenç, Gelenek Yayınları, İstanbul, 2003, s. 187, 214.

Yaşamın “basit” yada “kendiliğinden olabilecek” bir süreç olmadığını anlamak için “Protein sentezi” için hazırlanmış bu videoyu izlemenizi öneriyoruz.

Evrim Teorisinin Yakın Geçmişi

Eğer evrim teorisine yapılan eleştirilerden bahsedeceksek, o teorinin günümüzdeki savunucularının yakın tarihteki neo darwinist akımdan nasıl etkilendiklerini anlatmamız gerekir. Bu yüzden aşağıda neo-darwinizmin nasıl ortaya çıktığından biraz bahsetmemiz gerekiyor.

Bilindiği üzere 20. yy. ile birlikte keşfedilen genetik kanunları darwinizm ideolojisini tam bir çıkmaza soktu. ancak romantik bir inat ile Darwine (adeta) sadakat göstermek isteyen bir kısım bilim adamları 1941 yılında Amerikan Jeoloji Derneğinin düzenlediği bir toplantı ile bir araya geldiler. Bu toplantının katılımcıları arasında, genetikçi G. Ledyard Stebbins ve Theodosius Dobzhansky, zoolog Ernst Mayr ve Julian Houxley, paleontolog George Gaylord Simpson ve Glen L. Jepsen darwinizm düşüncesine bir yama yapmaya karar verdiler. Bu yamanın amacı “canlıları geliştiren yararlı değişikliklerin kaynağı nedir?” sorusuna cevap bulmaktı.

Genetikçi G. Ledyard Stebbins
Genetikçi Theodosius Dobzhansky
zoolog Ernst Mayr
Zoolog Julian Houxley
Paleontolog George Gaylord Simpson
Paleontolog Glenn L. Jepsen
Neo darwinizmin kurucuları

İddia: İlerletici Güç = Doğal Seleksiyon

Yukarıda isimleri sıralanan bu “neo-darwinist” bilim insanları şu cevabı verdiler: “Rastgele Mutasyonlar”. Bkz: Büyülü İfade “Doğal Seçilim Yoluyla Evrim”

Darwinin teorisini ortaya atarken ilerletici güç olarak iddia ettiği “doğal seleksyon” tanımına “Rastgele Mutasyonlar” ifadesi eklenerek elde edilen yeni anlayışa “Modern Sentetik Evrim Teorisi” adı verildi. Kısa süre içinde bu yeni teori  “neo-darwinizm”, teoriyi ortaya atan kişilerde “neo-darwinist” olarak anılacaktı.

Bilimsel Bir Teori Değil Batıl Bir Din

Ama “neo-darwinizm” aslında bilimsel bir teori değil bir ideoloji, dogma yada bir çeşit batıl din olarak ortaya çıkmıştı.

1958 yılında, Julian Huxley tarafından yayınlanan “Religion Without Revelition” (Vahiysiz Din) isimli kitapta bu konu açıkça itiraf ediliyordu. Huxley evrimin teori değil bir din olduğunu başka bir yazısında şöyle ifade ediyordu:

Bir din, temelinde dünyanın geneline yönelik ve hepsini kapsayan bir bakış açısıdır. Dolayısıyla evrim, bir zamanlar Tanrı’ya inancın üstlendiği fonksiyonu yerine getirebilir, yani insan oğlunun inanç ve umutlarını koordine eden güçlü bir prensip olabilir. (1)

Doğa tarihi müzelerinde sergilenen on milyonlarca yıllık memeli fosilleri ile bugün yaşayan örnekleri arasında hiçbir fark yoktur. Dahası bu fosiller, yeryüzü tabakalarında, daha önceki türlerle aralarında hiçbir bağlantı olamadan bir anda ortaya çıkarlar.

İşte bu nedenle, evrim teorisinin savunucuları bütün aleyhte delillere rağmen teoriyi savunmaya hala devam etmektedirler. Darwinizm düşüncesine “şu an elimizdeki tek bilimsel açıklama bu” diyerek inanan kişilere “Tesadüflerin sizleri var ettiğini telkin eden bu teorinin bilimsel bir değer taşımadığı” söylendiğinde romantik bir savunma yaparak, evrim teorisine bakış açıları hiç değişmiyor ve bu bakış açısı onlar için “kendisinden asla vazgeçilemeyecek bir inanç” olarak süre gelmektedir.

Kendisini “kararlı bir evrimci olarak tanımlayan Kanadalı düşünür Michael Ruse tarafından 1993 yılında düzenlenen bir konferansta Benzer bir görüş şöyle açıklanmaktadır: 

“Hiç kuşku yoktur ki geçmişte ve halen günümüzde de, bir çok evrimci evrimi, dinsiz bir dine özgü unsurlara sahip bir fikir olarak benimsemiştir… Bana öyle geliyor ki bilimsel bir teori olarak evrim, temeline inildiğinde, kendini bir anlamda naturalizmin hizmetine sunmuştur…”(2)

Darwinistlerin aralarındaki fikir ayrılıklarının tek nedeni, evrimin nasıl gerçekleştiği yönündeki farklı modellerdir. Bu farklı modellerin en önemli örneği ise, “sıçramalı evrim” olarak bilinen fantastik senaryodur.

Hayali Sıçramalı Evrim senaryosu, 1930’larda Avrupalı paleontolog Otto Schindewolf tarafından ortaya atılmış olan “Hopeful Monster” (Umulan Canavar) teorisinin yeniden düzenlenmiş bir haliydi. Schindewolf, canlıların, küçük mutasyonların zamanla birikmesi sonucuyla değil, ani ve dev mutasyonlarla evrimleştiklerini öne sürmüştü. Schindewolf teorisine örnek verirken, tarihteki ilk kuşun, bir “gross mutasyon”la, yani genetik yapıda tesadüfen meydana gelen dev bir değişiklikle, bir sürüngen yumurtasından çıktığını iddia etmişti. (3) Aynı teoriye göre, bazı kara hayvanları, geçirdikleri ani ve kapsamlı bir değişiklikle birdenbire dev balinalara dönüşmüş olabilirlerdi.

Sanılanın aksine bugün başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde on binlerce bilim adamı aslında yazdıkları kitaplarda evrim teorisine hatrı sayılır eleştiriler getirmişlerdir. İşte bu eserlerden bazıları:

Darwinizmi Eleştiren Kitaplar

Evolution Still a Theory in Crisis
Shattering The Myths of Darwinism
The Origin of Species Revisited W. R. Bird
The Darwin MytH
The Cell Design
Who Adam
Undeniable
Fossil Forensics
Signature in the Cell
House of Cards
No Free Lunch William Demp
Darwin Retried: an appeal to reason
Shattering The Myths of Darwinism
Bugün başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde on binlerce bilim adamı evrim teorisini reddetmektedir.

Dünyada darwinizmin kabul edilmesini, bilimselliğini ve “dokunulmazlığını” ciddi bir şekilde eleştiren çok fazla bilim adamı bulunmaktadır. Hatta çok sayıda bilim adamları “Darwinizmin” bilim değeri taşımadığını ilan ettikleri ortak açıklama metni yayınlamışlardır. Bu metne şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: http://www.discovery.org/scripts/viewDB/filesDB-download.php?command=download&id=660

Ülkemizde evrim teorisini en akılcı bir şekilde eleştiren yazarlardan en etkili olanı Harun Yahya’ dır. Evrim teorisine getirilen eleştirilerin belkide en kapsamlısı olan “Evrim Aldatmacası” isimli eserin yazarı, Harun Yahya “Müstear” ismini kullanan Adnan Oktar’ dır.

KesinBilgi.net ekibi olarak biz de bu yazımızda ve diğer birçok yazımızda gerektikçe Harun Yahya eserlerinden faydalanmaktayız, kendisine bu vesile ile en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Evrim teorisine “bilim kılıfı” geçirilmek istenmesi sırasında ortaya çıkan komik durumun kısa bir özetini izlemek için buyrun 🙂

Yaratıcının Varlığına İnanan Bilim İnsanları

Dr. Henry Fritz Schaefer

Schaefer, Georgia Üniversitesi’nde kimya profesörü ve Kuantum Kimya Merkezi direktörü Schaefer tam 5 kez Nobel ödülüne aday gösterilmiş ve kendisi için dünyanın en nitelikli üçüncü kimyageri yakıştırması yapılmaktadır.

Dr. Henry Fritz Schaefer

İnançlı bir bilim adamı olan Schaefer, şu sözleriyle bilimsel çalışmalarının amacının Allah’ı tanımak olduğunu ifade etmiştir:

Bilimin bir anlam kazandığı ve bana zevk verdiği anlar; kendi kendime “İşte bu Allah’ın yaratması” dediğim anlardır.
Jeffrey L. Sheler and Joannie M. Schrof, The Creation, US News & World Report, 23 Aralık 1991.

William Phillips

Lazer ışınıyla atomları yakalama metotları geliştiren ve bu çalışmaları dolayısıyla (üstelik 50 yaşına varmadan) Nobel ödülü kazanan günümüz fizikçilerinden William Philips inançlı bir bilim adamıdır.

William Phillips

Phillips, Nobel ödülünü kazandıktan sonra katıldığı bir basın toplantısında şöyle demiştir:

Allah, bize içinde yaşayabileceğimiz ve keşfedebileceğimiz muhteşem bir dünya verdi.
www.leaderu.com/offices/schaefer/docs/scientists.html

Isaac Bashevis Singer

Every watch certainly has a watchmaker.” “Her saati yapan bir saatçi vardır.
Isaac B. Singer (sağdaki)

Günümüz ünlü fizikçilerinden Singer, evrim teorisini reddeden ve Allah’a inanan bir bilim adamıdır. Verdiği bir konferansta evrim tezini şu ilgi çekici hikaye ile eleştirmiştir:

Bilim adamları şimdiye kadar hiçbir insanın ayak basmadığı ıssız bir ada keşfetmişler. Bu adaya ilk kez çıkan bilimciler gördükleri doğal hayattan oldukça etkilenmişler. Vahşi hayvanlarla balta girmemiş ormanlar onlara çok çarpıcı gelmiş. Sarp yamaçlara tırmanıp etrafı gözden geçirmişler. Adada en ufak bir uygarlık izi bulamamışlar. Tam gemilerine dönerlerken bir de bakmışlar ki kumsalda son model zarif bir kol saati duruyor. Hem de tıkır tıkır işliyor. Bilimciler için can sıkıcı bir durum. Bu saat buraya nereden geldi? Kesin olarak biliyorlar ki adaya kendilerinden önce hiçbir insanoğlu uğramamış. O halde ortada tek bir seçenek kalıyor. Bu saat, pahalı deri kayışı, değerli camı, akrep ve yelkovanı, pili ve diğer parçaları ile kendiliğinden şans eseri tesadüfen bu adaya geldi ve bu kumsala yerleşti. Başka alternatif yok!”

Singer, evrimcilerin içinde bulundukları yanılgıyı açıklamak için hikayesinin sonunda şöyle bir açıklama getirmiştir: “Her saati yapan bir saatçi vardır.”
Taşkın Tuna, Sonsuz Uzaylar, s.31

Uzayıp giden bu listenin devamını incelemek için tıklayın.

Yaşamın Kökenini Evrim Teorisi İle Açıklanamayacağına Dair İtiraflar

H. S. Lipson:

Eğer canlılık atomların, doğa güçlerinin ve radyasyonun karşılıklı etkileşimleri sonucunda oluşmamışsa nasıl oluşmuştur?.. Sanırım tek kabul edilebilir açıklamanın yaratılış olduğunu kabul etmeliyiz. Bundan ne kendim ne de fizikçiler hoşlanmamaktadır. Ancak eğer bir teoriyi bilimsel deliller destekliyorsa, o teoriyi sırf hoşlanmadığımız için reddedemeyiz. Aslında evrim bir anlamda bilimsel bir din haline geldi; hemen hemen bütün bilim adamları bunu kabul etti ve birçoğu onunla uyumlu olması için gözlemlerini eğip bükmeye hazırlandılar.

Evrim teorisinin yaşayan canlıların tüm özelliklerini sayabilme yeteneği beni daima teoriden kuşkulanmaya itmiştir (Örneğin zürafanın uzun boynu). Bu nedenle son 30 yıllık biyolojik araştırmaların Darwin’in teorisine uygun olup olmadığına baktım. Uygun olduğunu düşünmüyorum. Bana göre teori ayakta bile duramamaktadır (4)

C. D. Darlington:

Bize insanoğlunun sanatı kademe kademe geliştirdiği ve sonunda tarihin ışığında ortaya çıktığı anlatıldı. Bu “yavaş yavaş” ve “adım adım” gibi insanın beynini uyuşturmak için kullanılan kelimeler sürekli olarak tekrarlandılar.

Amaç büyük bir bilgisizliği örtmekti. Biri şu soruyu sormalıydı: Hangi kademeler? Ancak bu soruyu soran kişi de verilen yavan cevaplarla uyuşturuldu ve vazgeçti. Çünkü hiç kimse medeniyetin bir anda oluştuğunu düşünmek bile istemiyordu. (5)

Prof. Cemal Yıldırım (Yerli Evrim Savunucularından, Felsefe Profesörü):

Hiçbir bilim adamı (Darwinist ya da neo-Darwinist olsun) evrim kuramının ispat edildiği düşüncesini ileri süremez.(6)

Doğrudur, evrim kuramı ispat edilememiştir. (7)

Darwin’in evrim kuramı bugün geçerliliğini koruyorsa, bunun başlıca nedeni yerine geçecek daha doyurucu, alternatif bir kuramın yokluğundandır. Yetersiz de olsa Darwin’in kuramını, başka bir kuram ortaya çıkıncaya kadar korumak zorundayız. (8)

Norman Macbeth:

Maalesef evrim alanındaki açıklamaların çoğu iyi değil. Doğrusu bunların açıklama olarak değerlendirilmeleri bile çok zordur. Öneri, önsezi ve boş hayallerdir, hipotez olarak adlandırılmaları bile yanlış olur. (9)

Dr. Albert Fleischman (Zoolog):

Dr. Albert Fleischman

Çöküşte olan Darwin’in teorisi doğa aleminde ispatlanması gereken tek gerçek değildir. Bilimsel araştırmaların bir sonucu değildir, ama kesin olarak hayal gücünün bir ürünüdür. (10)

Gregory Alan Pesely:

Ayrıca bilim adamlarının temel prensibi “gereksiz söz tekrarı” olan bir kanundan memnun kalmaları utanılacak bir şeydir. Bu problem ile ilgili başarılı bir çözüme kavuşulmadıkça doğal seleksiyon teorisi asla ciddi bir bilim olamaz.(11)

İngiltere Doğa Tarihi Müzesi

Dr. Colin Patterson (İngiltere Doğa Tarihi Müzesi yöneticilerinden, evrimci paleontolog. Doğa Tarihi Müzesi Gazetesi’nin editörü, Evolution kitabının yazarı):

Bu anti-evrimci bakış açısını almaya başlamamın nedenlerinden birisi, bu şey üzerinde 20 yıl çalışıp bu konuda tek bir şey bilmemenin yaptığı etkiydi. Bir kişinin bu kadar uzun bir süre yanlış yönlendirildiğini öğrenmesi onun için oldukça büyük bir şok. Bu yüzden geçen birkaç hafta, çeşitli insanlara ve insan gruplarına basit bir soru sormaya çalıştım. Soru şu: Bana evrim hakkında bildiğiniz bir şeyi, doğru olan bir şeyi anlatabilir misiniz? Bu soruyu Doğa Tarihi Müzesi’ndeki jeoloji grubuna sordum ve aldığım tek cevap sessizlikti. Chicago Üniversitesi’ndeki Evrim Morfoloji Semineri’ndeki (Evolutionary Morphology Seminar) prestij sahibi evrimci üyelerde denedim ve aldığım tek cevap uzun süren bir sessizlikti ve sonunda bir kişi şöyle dedi: “Tek bir şey biliyorum, evrim teorisi liselerde okutulmamalıdır.” (12)

Sonuç:

Günümüzde bazı ateist bilim adamları, kendilerini bir Yaratıcının var olduğuna inananlara karşı girişilen bir savaşın öncüleri olarak görmekteler. Darwinizm de, bu savaşta yeri doldurulamaz ideolojik bir rol oynamaktadır. İşte bu nedenle bugün bilim çevreleri, darwinizmi “test etmeyi” değil, ne olursa olsun korumayı kendilerine amaç edinmişlerdir.

Bilimsel açıdan hiçbir değeri olmayan, yalnızca ilkel bilim koşulları içinde Darwin’in hayal gücünden kaynaklanan görüşe ısrarla sahip çıkmaları bu yüzdendir. Ancak bu romantik savunma, günümüzde artık ayan beyan ifşa olmuştur. Çok yakın bir gelecekte gösterilen bu anlamsız, çocukça inat kendisini gerçeklere teslim edecektir. Bu süreçte de hepimiz bilimsel gelişmelerin çok daha hızlı gerçekleştiğine ve bilimsel ilerlemelerin hızlanacağına şahit olacağız.


Biyoloji, fizik, kimya, matematik, paleontoloji tüm bunlar bilimdir ama “tesadüfen oldu” diyen “evrim teorisi” bilim değildir. ???


Kaynaklar:

  1. Julian Huxley,& Jacop Bronowski, Growth of ideas, Prentice Hall, Inc. Englewood Cliff, 1986, s. 99
  2. Michael Ruse, “Nonliteralist Antievolution”, AAAS Symposium: “The New Antievolutionism,” 13 Şubat 1993, Boston, MA
  3. Stephen M. Stanley, Macroevolution: Pattern and Process, San Francisco: W. H. Freeman and Co. 1979, s. 35, 159.
  4. Evrim Aldatmacası – Kitap
  5.  H. S. Lipson, “A Physicist Look at Evolution”, Physics Bulletin, 31 (1980), s. 138
  6. C.D. Darlington, “Origin of Darwinism”, Scientific American, Mayıs 1959, s.68
  7. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, Bilgi Yayınevi, Ocak 1989, s.56-57
  8. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, s.134
  9. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, s.108
  10. Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Boston: Gambit, 1971, s. 147
  11. SBS Vital Topics, David B. Loughran, Nisan 1996, Stewarton Bible School, Stewarton, Scotland,
    (URL:http://www.rmplc.co.uk/eduweb/ sites/sbs777/vital/evolutio.html) (http://www.pathlights.com/ ce_encyclopedia/01-evol1.htm, Scientists Speak About Evolution -1)
  12. Gregory Alan Pesely, “The Epistomological Status of Natural Selection”, Laval Theologique et Philosophique, vol. 38 (Şubat 1982), s. 74
  13.  Dr. Colin Patterson, “Evolution and Creationism”, American Museum of Natural History’deki konuşmasından, New York City, 5 Kasım 1981
User Review
5 (5 votes)

İlk Yorum Sizden Gelsin

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak.