"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yaşam İçin Gerekli 8 Hassas Denge

Okuma Süresi: 4 dakika

Dünya çok özel bir gezegen, çok fazla değişken tam da olması gereken aralıklarda. Yaşam da sınırları çok dar olan bu aralıkta var olabiliyor. Bu dar sınırlar sadece bizim hayatta kalabilmemiz için değil aynı zamanda yaşam konforumuz için adeta özel olarak belirlenmiş.

  • Dünyaya düşen ışık ve ısı miktarı,
  • Dünyanın manyetik alanı,
  • Atmosferdeki katmanlar,
  • Atmosferin solunabilir olmasını sağlayan özel gaz karışımı,
  • Suyun akışkanlık katsayısı,
  • Yer çekimi,
  • Ayın konumu,
  • Dünyanın Güneş’e olan mesafesi,
  • Dünyanın yörüngesindeki eksen eğikliği ile mevsimlerin oluşması

Nitekim bilim adamları ilk kez 1970’li yıllardan itibaren, evrendeki tüm fiziksel dengelerin insan yaşamı için çok hassas bir biçimde ayarlandığı gerçeğini fark etmeye başladılar. Araştırmalar derinleştirildikçe, evrendeki fizik, kimya ve biyoloji kanunlarının; yerçekimi, elektromanyetizma gibi temel kuvvetlerin; atomların ve elementlerin yapılarının tümünün insanın yaşamı için tam olmaları gereken şekilde düzenlendikleri birer birer bulundu. Batılı bilim adamları bugün bu olağanüstü tasarıma “İnsani İlke” (Anthropic Principle) adını vermektedirler. Yani evrendeki her ayrıntı, insan yaşamını gözeten bir amaçla tasarlanmıştır.(1)

Dengedeki Detay Bilgiler

Yerküremizi incelediğimizde, kendi temel ihtiyaçlarımızı bile düşünerek, neredeyse bitmeyecekmiş gibi duran çok daha büyük “yaşam için gerekli dengeler” listesi oluşturabiliriz. Ancak bilim insanları bu detayları bizlerden daha net kavramlar ile ifade edebiliyorlar. İşte o kavramların bir kısmını sizler için derledik.

Yaşam için gerekli 8 hassas denge:

1. Yer Çekimindeki Denge

Eğer Daha Güçlü Olsaydı:

Dünya atmosferi çok fazla amonyak ve metan biriktirir, bu da yaşam için çok olumsuz olurdu.

Eğer Daha Zayıf Olsaydı:

Dünya atmosferi çok fazla su kaybeder, canlılık mümkün olmazdı.

2. Gezegenimizin Güneş’e Olan Uzaklığı

Eğer Daha Fazla Olsaydı:

Gezegen çok soğur, atmosferdeki su döngüsü olumsuz etkilenir, gezegen buzul çağına girerdi.

Eğer Daha Yakın Olsaydı:

Gezegen kavrulur, atmosferdeki su döngüsü olumsuz etkilenir, yaşam imkansızlaşırdı.

3. Yer Kabuğu Kalınlığı

Eğer Daha Kalın Olsaydı:

Atmosferden yer kabuğuna çok fazla miktarda oksijen transfer edilirdi.

Eğer Daha İnce Olsaydı:

Hayatı imkansız kılacak kadar fazla sayıda volkanik hareket olurdu.

4. Dünya’nın Kendi Çevresindeki Dönme Hızı

Eğer Daha Yavaş Olsaydı:

Gece gündüz arası ısı farkları çok yüksek olurdu.

Eğer Daha Hızlı Olsaydı:

Atmosfer rüzgarları çok çok büyük hızlara ulaşır, kasırgalar ve tufanlar hayatı imkansızlaştırırdı.

5. Ay ile Dünya Arasındaki Çekim Etkisi

Eğer Daha Fazla Olsaydı:

Ay’ın şiddetli çekiminin, atmosfer şartları, Dünya’nın kendi eksenindeki dönüş hızı ve okyanuslardaki gelgitler üzerinde çok sert etkileri olurdu.

Eğer Daha Az Olsaydı:

Şiddetli iklim değişikliklerine neden olurdu.

6. Dünya’nın Manyetik Alanı

Eğer Daha Güçlü Olsaydı:

Çok sert elektromanyetik fırtınalar olurdu.

Eğer Daha Zayıf Olsaydı:

Güneş Rüzgarı denilen ve Güneş’ten fırlatılan zararlı partiküllere karşı Dünya’nın koruması kalkardı. Her iki durumda da yaşam imkansız olurdu.

Van Allen Kuşakları’nın yaşamımız açısından önemini Amerikalı Astronom Dr. Hugh Ross şöyle anlatmaktadır:

Dünya, Güneş Sistemi’ndeki gezegenler arasında en yüksek yoğunluğa sahiptir. Bu geniş nikel-demir çekirdeği büyük bir manyetik alandan sorumludur. Bu manyetik alan Van Allen radyasyon koruyucu tabakasını meydana getirir. Bu tabaka yeryüzünü radyasyon bombardımanından korur. Eğer bu koruyucu tabaka olmasaydı, Dünya’da hayat mümkün olmazdı. Manyetik alanı olan ve kayalık bölgelerden oluşan diğer tek gezegen Merkür’dür. Fakat bu manyetik alanın gücü Dünya’nınkinden 100 kat daha azdır. Van-Allen radyasyon koruyucu tabakası Dünya’ya özeldir.

Dünya’nın manyetik alanının oluşturduğu manyetosfer tabakası, yeryüzünü gök taşlarından, zararlı kozmik ışın ve parçacıklardan koruyan bir kalkan gibidir. Yukarıdaki resimde Van Allen Kuşakları adı da verilen bu manyetosfer tabakası görülmektedir. Dünya’nın on binlerce kilometre uzağındaki bu kuşaklar, yeryüzündeki canlıları uzaydan gelebilecek öldürücü enerjiden korumaktadır. Tüm bu bilimsel bulgular, Dünya’nın özel bir şekilde korunduğunu kanıtlamaktadır. Gezegenimizde var olan bu mucizevi korunma bilim sel olarak varlığından haberimiz olunamayacağı bir devirde yani 1400 sene önce Kuran’da haber verilmiştir:

“Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.”

Enbiya, 32

7. Albedo Etkisi

Albedo Etkisi yani yeryüzünden uzaya geri yansıyan güneş ışığının, yeryüzüne ulaşan güneş ışığına oranı.

Eğer Daha Fazla Olsaydı:

Hızla buzul çağına girilirdi.

Eğer Daha Az Olsaydı:

Sera etkisi aşırı ısınmaya neden olur, Dünya önce buz dağlarının erimesiyle sular altında kalır daha sonra kavrulurdu.

8. Evrendeki Büyük Boşluklar ve Evrenin Genişliği

George Greenstein, evrendeki akıl almaz büyüklükle ilgili, The Symbiotic Universe (Simbiyotik Evren) adlı kitabında şöyle yazar:

“Eğer yıldızlar birbirlerine biraz daha yakın olsalar, astrofizik çok da farklı olmazdı. Yıldızlarda, nebulalarda ve diğer gök cisimlerinde süre giden temel fiziksel işlemlerde hiçbir değişim gerçekleşmezdi. Uzak bir noktadan bakıldığında, galaksimizin görünüşü de şimdikiyle aynı olurdu. Tek fark, gece çimler üzerine uzanıp da izlediğim gökyüzünde çok daha fazla sayıda yıldız bulunması olurdu. Ama pardon, evet; bir fark daha olurdu: Bu manzarayı seyredecek olan “ben” olmazdım… Uzaydaki bu devasa boşluk, bizim varlığımızın bir ön şartıdır.”(2)

Aslında tüm bu denge ve kompleks yaşamsal değerlerin farkına varabilmek için bilimsel ölçümler ve araştırmalar çok büyük önem taşıyor. Kendimiz genelleme yaparak bile bitiremeyeceğimiz bu “yaşamsal şartlar” ancak araştırıldığında ve detaylıca incelendiğinde ortaya çıkıyor. Tüm bu detaylar bizlere yaşamış, yaşayan ve yaşayacak olan tüm insanların aklından Üstün bir Aklın bizim için bu dar sınırları belirlediği ve bu sınırlara uyumlu bir evreni yarattığı sonucunu hatırlatır.


Biyoloji, fizik, kimya, matematik, paleontoloji tüm bunlar bilimdir ama “tesadüfen oldu” diyen “evrim teorisi” bilim değildir. ???


Kaynaklar:

  1. http://www.evrenvebilim.com/evrim-teorisini-reddetmek-onemlidir/
  2. George Greenstein, The Symbiotic Universe s.27
Sending
User Review
5 (1 vote)

İlk Yorum Sizden Gelsin

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak.